20 Nisan 2015 Pazartesi

Bir ayçiçeğiyim, bir günebakanım

ayçiçeği, günebakan, aydoğdu, gündoğdu
Dedemin annesi, dapir derdik ona,
güneş atar atmaz köydeki toprak samanlığının sırtına
   elinde sihirli asası
   sırtında kırmızı hırkası
   gözlerini kocamanlaştıran gözlük camları
   ayağında yün çorapları
   arkasında yüzü aşkın yılı
   önünde ağır adımları
konardı tahta iskemlenin çukuruna, o damda
verirdi belini güneşin çatına.
Bazı salınırdı bir sağa bir sola, 
bir melodi duyulurdu genzinden, duyması zor olsa da.

Onun gökle ilişkisi bu kadar değildi asla,
bir de dönerdi yüzünü geceleri aya,
sevgi verirdi ona, dertleşirdi onla, ve umut ve dua ederdi.

Ben doğmuşum ondan doksan üç yıl sonra,
Sözlükler 'asır' diyor birikmiş bu kadar zamana.
Dapir, diyorum, miras olarak, güneş aşkını üfledi herhalde bana!

Gözümü açar açmaz sıyırırım perdeyi bir hışım sağa,
bakarım sevdiğim asılı duruyor mu mavi-beyaz havada!

Göz göze gelirsek duramam, gülümserim.
Yüzümü yıkarım ilk o ışıklarda, 
kirpiklerimi yumarım, istemsiz, sonra.
Birbirine kavuşan iki sevgilidir ben ve gün, aydınlıkta.

Cuma günü festival kapanışına yakışır iki filmin biletleri avcumda,
belkiyordum kardeşimi Rexx sinemasında.
Karalar giymişim tepeden tırnağa.
Siyah deri cekete dönmüş, kırmızı hırka,
Yün çoraplar değişmiş pamuğa.
Kıçım, tahta iskemle yerine, 
   oturmuş, büyük ve taş bir saksının kıyısına.
Bekleyen herkes ayakta, boşluktan bana bakmakta.
Çünkü o istikamette karalar giyinmiş bir kadın, 
   harıl harıl bir şeyler karalamakta.
Kimse onun genzinden çıkan mutluluk melodisini duymamakta.
Ama hepsi, kadının yüzündeki 
   metropole uzak keyfin,
nedenini merakla aramakta.

Kadın arada kafasını kaldırıp, ışıkla suratını boyamakta,
ve cezaevi yollarında kendiyle her yaz dayanışan 
   aydoğduları anımsamakta.
O sırada güneş onun sırtını sevgiyle sıvazlamakta,
ve dedesiyle yaptığı bir konuşma kadının kulaklarında,
'-dede, hayat çekilmez valla hava sıcak olmasa!
-kızım, hayat olmaz, sıcak toprağa kavuşmasa!'

dünyada benim için bir yer ayrılmış olsa, 
deseler, dilediğin resmi çizebilirsin bu duvara,
   ve bu çizim dirilecek sonrasında.
benim resmimin en yukarısında, dağlar olur ardı sıra,
bulutlar koyuna benzer dağ doruklarında,
açık kanatlarıyla yoldaş olur kuşlar bulutlara...
Ve güneş doğar hayalimdeki kasabanın topraktan sırtına.
Ağır ve mağrur adımlarıyla bir ana yanaşır çocuğunun yamacına,
'uyan yavrum' der, şafak sökmekte.
'marifet, sabahın duru havasını ciğerlere doldurmakta'
iştahla,
d