11 Haziran 2017 Pazar

üç kelime bir dua

niyet ettim,
şu üç kelimeyi hayatımdan çıkarmaya:
1) suçlama
2) haketme
3) sitem



4 Haziran 2017 Pazar

Amaç

Sevgili Okur,
Nicedir konuşamadık. Araya bir Barcelona, bir Malezya bir Datça gezisi, iki kuzen düğünü, bir referandum, bitmeyen bir kış, bir vaftiz annelik, bir iş istifası, bir şirket kurulumu ve aklıma şimdi gelmeyen bir sürü şey girdi.
Nasılsın? Halin keyfin nasıl? Sağlığın, aşk hayatın, maddi durumun yerinde mi? 

Yeni yıl planlarımdan biri de her hafta bloga yazı yazmaktı, yeni yılın ilk yazısı altıncı aya nasipmiş.
Sabah tatlı bir güneş ışığı dürttü beni, kalkıp qigong yaptım.  Kahve demledim, Perşembe günü bitirmeyi planladığım kitabım Grit'le birlikte, evin yeşil odasında çömeldik yere.
Bilinmeyen bir güç, akıllı telefonu aldı elime, girdi twittera ve sürüklemeye başladı ekranı.
Bilinmeyen bir güç dört farklı hikaye sundu dikkatime

1) Yalova'da beş yaşındaki bir kız çocuğunu parktan kaçırıp tecavüz ettikten sonra öldüren adamın hikayesi. Zanlı, 'bana bişey yaparlar mı?' diye soruyormuş. 
Durumdan sıyrılabileceğini ona düşündürten bir ülkede yaşıyor, malum.


2) TEOG'da 120 sorudan 119'unu doğru yaparak Türkiye ikincisi olan Dersimli ve 14 yaşındaki Habip Bitkin şöyle konuşuyor kameraya: Koyun sağmaktan ellerim nasır tuttu ama bununla gurur duyuyorum. 
Ben de seninle gurur duyuyorum, Habip.



3) Cezaevinde kolu koparılan, KHK ile ihraç edilen ve işini geri almak için Ankara Yüksel Caddesinde eylem yapan sosyolog Veli Saçılık'ın üzerine polis onlarca plastik mermi boşaltmış.
Ben, Veli'nin yaralanan yerlerine gül atıyorum burdan.



4) Geleneksel Harvard Mezuniyet törenininde Marc Zuckerberg konuşuyor:
 'Ben yaptığımız şeye inanıyordum ama kendimi yalnız hissediyordum. En kötüsü de bunun benim hatam olması. Yanlış olan ben miydim merak ediyordum. İşlerin nasıl yürüdüğünü bilmeyen yirmi iki yaşında bir çocuktum. Şimdi, yıllar sonra anladım ki çok büyük gayeler olmadığında işler yürüyormuş. Yani bunu hepimiz yapabiliriz ve beraber ilerleyebiliriz. 
   Çok sevdiğim bir hikaye var: John F. Kenedy NASA'ya ziyarete gittiğinde, elinde süpürgesiyle duran temizlikçiyi görüyor ve ona, sen burda neyapıyorsun diye soruyor. Temizlikçi, 'Başkanım, aya insan gönderilmesine yardımcı oluyorum.' diyor. 
Amaç, kendinden daha büyük bir şeyin parçası olduğunu hissetmektir. Birilerinin size ihtiyacı olduğunu bilmek. Önünde daha iyi birşeyler olduğunu bilerek ilerlemek. Amaç, gerçek mutluluğu yaratan şeydir.
  Şu anda belki şöyle düşünüyorsunuzdur, 'ben hiçbir şey yapmayı bilmiyorum ki' 'milyonlarca insanı bir işe katmak nasıldır hiç bilmiyorum' Size bi sır vereyim; Hiç kimse başladığında bilmiyordu. Fikirler, ete kemiğe bürünmüş bir şekilde ortaya çıkmazlar. Onlar ancak, üzerinde çalıştığınızda ortaya çıkaralar. Sadece başlamanız gerekiyor. JK Rowling Harry Potter'ı yayınlatmadan önce 12 defa reddedilmişti.  Beyonce bile Halo şarkısını çıkarabilmek için yüzlerce şarkı yaptı.
EN BÜYÜK BAŞARILAR, BAŞARISIZ OLABİLME ÖZGÜRLÜĞÜNDEN GELİR.

bence de,
D