3 Ekim 2016 Pazartesi

12:50

Bir Toplantı Mekanı olarak Ada Vapuru

Sevgili Okur,
Uzağız, sekiz aydan bu yana.
Köprünün altından çoook sular geçti, hem sende hem de bende, o arada
'bir başka kadın beni doğuruncaya kadar elveda' demiştim sana, 
işte doğdu o kadın, bu satırları klavyeye tuşlamakta...
Memleket boktan vaziyette ki sorma!
                       *
Abimle bir gün evde oturuyorduk, bundan bir kaç yıl önce, babam o zaman mahpushanede;
Suratımın karadenizinde demek, gemiler battıysa,
'Delal,' dedi abim; 'Biliyor musun, yıldızlar kaoslardan doğmakta'
İşte o gün, adı güzel ruhu özel abim, içinden geçtiğimiz karmaşanın adını isabetle koydu zannımca,
Bana da bu söz oldu şahane bir pusula! 
                      *
Bundan bir kaç hafta önce, yine bir Eylül sabahında,
Çantamı taktım koluma, vurdum kendimi İstanbul'lu Profesyonel Amerikalı Kadınlar  toplantısına,
Haaa, ne işim mi vardı amerikalıların arasında?
E benim beyim o memleketten ya, 
O sebepten şeyolmakta.
                     *
Her ayın rutin toplantısında nasıl oluyorsa, aynı biçimde güleç kadınlar, sırasıyla söz alıp kendini tanıtmakta;
Bu kadınların sofralardaki yeri öküzlerden önce gelmekte;
Yüzleri al al renk vermekte, işleri de epey karizma hani ha.
                     *
Beyaz pantolonunu, pembe bluzuyla; turkuaz şalını da, yeşil gözleriyle kombinlemiş güzeller güzeli bir kadın toplantıya gecikmeli olarak katılmakta..
Adı Tara.
Söz alıyor yeşil gözlü kadın, diyor ben, koçluk yapıyorum iş hayatındaki yaratıcı kadınlara.
E diyorum (içimden tabi), ben de yaratıcıyım baya, üstelik kadınım da :)
                    *
Saat on ikiyi vuruyor, toplantı sona eriyor, yerimden kalkıp yürüyorum, doooğğru Tara'ya
'Valla ben senle çalışmak istiyorum' diyorum; bunun ingilizcesini tabi, ama
O da diyor, 'E tamam, hadi gel bir konuşalım bunu şimdi öğlen sofrasında'
E ama diyorum, 'Büyük adaya gidiyorum eşim ve arkadaşımla' nasıl yapsak ki, bilmemse...
Dior 'hangi ada?' 
Diorum 'büyük ada!'
Dior 'ben de kalıyorum Heybeliada'da, hadi konuşalım kalan detayları vapurda', seninki de 12:50 vapuru mu yoksa?
                *
İki gün sonra,
Delal ve Tara, 
buluşuyorlar Pendik Marina'da bir restoranda,
önden kahve söyleniyor, peşinden zeytinyaalı tabaa,
imzalar atılıyor, yoğunlaştırılmış bir koçluk seansı sona eriyor dört saatin sonunda.
O gün o toplantıdan sonra, sırtını teknelere dönüyor yaratıcı kadın, taksiye başka bir insan olarak biniyor. 
Duraklayan devirler, onun şahsında kapanıyor, 
Kadının mevsimlik işçileri; demirden iskeleler kuruyor bedeninin iç duvarlarına ve başlıyorlar kaostan yıldız çıkarmaya.
Bir tanesi, aşağıdan harç doldurduğu kovayı yollarken bağırıyor yukarıya:
'Geliyooooooooor!'
D

Tara Lutman Ağaçayak
http://www.taraagacayak.com
NOT: Lütfen yorumlarınızı, fikirlerinizi, hikayelerinizi, duygularınızı paylaşın. Gelin dayanış olalım.                                                          

1 yorum:

  1. Beyin çok gurur duyuyor ve sen kendi kaosundan rengarenk görkemli yıldızlar doğuracağından eminim--onları görmeyi dört, hatta bin göz ile bekliyorum.

    YanıtlaSil