8 Ocak 2022 Cumartesi

COVID’İN 5 GÜNÜ

 


Pandeminin başından beri yalnızca ve yalnızca halk sağlığını önceleyen bilim insanları, doktorlar ve kamu yararını önceleyen gazeteciler tarafından yazılmış yazıları okuyan, haberleri dinleyen birinin ağzından Covid güncesi.


Aşağıdaki yazıyı covid testim pozitif çıktıktan sonra insanlarda gözlemlediğim kaygıyla karışık bir tür merakı kısmen de olsa giderebilmek amacıyla hastalığın 5. gününde yazıyorum. Bugün itibariyle kendimi ‘hasta’ hissetmiyorum ama virüsün varlığını hissetmeye devam ediyorum. Görüyorum ki covid, filmlerdeki kötü karakterler gibi, hem tiksinç hem de garip bir şekilde gizemli ve çekici.


3 Ocak Pazartesi günü, gündüz sularında burnum akmaya başladı, boğazımda da hafif bir gerilme/kaşıntı hissi başladı, bir de her zamankinden daha fazla üşüdüğümü hissettim aniden. Önceki gece pek iyi uyuyamamıştım o yüzden biraz şekerleme yapmaya karar verdim. Umduğumun aksine uyandığımda boğazımdaki rahatsızlık hissi ve burundan gelen akıntı şeklindeki belirtiler yerli yerinde duruyordu. Kuzenimin yurtdışından getirdiği antijen testlerinden birini yapmaya karar verdim. Talimattaki gibi boğaz ve burundan sürüntü alıp, paketteki sıvıyla karıştırdım, daha sonra testin ilgili yerine damlattım. İstanbul’da yağmur yere değer değmez trafik nasıl başlıyorsa, damla test kitine değer değmez renk değişimi başladı 🙃 ve bir kaç saniye içinde çift çizgiyi yani pozitif sonucu gördüm. Montumu giydim, çift maskemi taktım, taksiye atladım, taksinin camını indirdim ve en yakın hastaneye gidip PCR testimi yaptırdım. Eşime ve bir gün önce görüştüğüm kız kardeşime de haber verdim, onlar da hemen test yaptırmaya gittiler.


Eşimin testi negatif, benim ve kardeşimin testleri pozitif geldi. Eşimle odalarımızı ayırdık (biz şanslı bir azınlıktanız, bunu yapmaya müsait bir evimiz var) Daha sonra yakın zamanda görüştüğüm bir arkadaşım daha pozitif çıktı.



Hemen apartman yöneticimize haber verdim, kapımıza ve asansöre dairede vaka olduğuna dair bilgi yazısı asarak insanları kendilerini korumaları yönünde uyardık. (Tanıdığım herkese durumu bildirdim, şimdi düşününce) HES uygulamasını indirip konum ayarını açtım ki evden ayrılmadığım belli olsun, bir yandanda filyasyon ekipleri ve onların ilaçlarıyla hiç muhatap olmamayı umuyordum. 


Başta şunu söylemem lazım, iki doz BioNtech aşısı yaptırmış, 19 Aralık’ta da BioNtech hatırlatma dozunu olmuştum. Okuduklarımdan, hatırlatma dozunu olduktan iki hafta sonra antikor seviyesinin en yüksek seviyeye çıktığını biliyordum dolayısıyla testim pozitif çıktığı gün antikor seviyemin en yüksek seviyede olduğunu ve hastalığı hafif atlatacağımı biliyordum. Akıl ve sağduyu en iyi rehberdir bence.


Öncelikle bu hastalık tamamen kişiye özel seyrediyor. Kız kardeşimde kesinlikle herhangi bir belirti çıkmadı. Arkadaşımda ve bende ilk gün karın/bağırsak bölgesine sancılar vardı, her ikimizde de ilk gece terleme/titremeler oldu, ikimizde de boğaz kaşıntısı vardı. Arkadaşım tat alma duyusunu kısmen yitirdi, benim tat-koku duyularım ve iştahımda bir değişiklik olmadı. 

Şunu belirtmekte de fayda var hastalık kişiden kişiye değiştiği gibi, aynı kişideki seyri de neredeyse saati saatine değişiyor. Şahsen bende, arada uyku hali, ara sıra burun akıntısı, ara sıra nefeste zorlanma, ara sıra balgam çıkarma ihtiyacı vb oldu. Bir de kalbim normalde olduğundan daha hızlı atıyordu, bu da vücudun virüsle savaştığının kanıtı okuduğum kadarıyla.


Bende ciğerlerde kısmi de olsa bir tutulum olduğu belli olduğundan gün içinde dik oturup hafif öne eğilerek çalışmaya çalıştım, akşam üstü yüzüstü ve aşağı eğimli bir şekilde uzanmaya çalışarak akciğerlerimin arka taraflarındaki tutulumu rahatlatmaya ve oralara oksijen girmesini sağlamaya çalıştım. Bulunduğum odaya sürekli (gece dahil) temiz hava girdiğinden emin oldum, oksijen seviyemin düşmesini engellemek için youtube’dan en sevdiğim türküleri açıp yüksek sesle eşlik ettim. Türküler bin yıllardır olduğu gibi covid günlerinde de iyileştiriyor insanı, mükemmel nefes egzersizi ve psikolojik terapi, özellikle şu türkü muhteşem nefes alıştırması(her satırı tek nefeste söylemeye çalışın)≥ Cengiz Özkan: Munzur Dağı Silelenmiş≥ https://youtu.be/9uxxS01D9n8

İmkanı olanlara, evlerine parmak tipi oksijen ölçer almalarını tavsiye ederim. Bende şu an yok ama satın alacağım.


Uzun süreden beri evimizde bolca Parol ve antivirüs pastil bulunduruyoruz. Ben şahsen günde bir defa parol aldım, sabah öğlen ve gece yatmadan önce birer antivirüs pastil kullandım. Arkadaşımın hatırlatmasıyla (okuduklarımdan covid hastalarında kanda pıhtılaşma eğilimi oluştuğunu biliyordum) günde bir tane de coraspirin almaya başladım.


Normalde su içmeyi sevmeyen biri olmama rağmen, günde iki litre su içtim. Vücuda yeterli sıvı almak her tür solunum yolu hastalığını yenmede olduğu gibi covidi yenmede de çok önemli bir faktör. Onun dışında pandemiden önce grip olduğumuzda ne yiyip içiyorsak onları da yapmaya devam ettim. 

Ama şunu söylemek lazım, burada oyun değiştirici olan AŞI! Eğer aşınız yoksa istediğiniz kadar baharat kaynatıp suyunu için, hikâye.


Bu süreçte evden çalışmaya da devam ettim. Gece sekiz saat, gündüzleri de öğleden sonra ikişer saat olmak üzere her gün toplam on saat uyudum. Bunu bir reçeteyi uygulamak için değil, vücudumun ihtiyacı bu olduğu için yaptım. Dediğim gibi, her kişi kendi vücuduna pür dikkat kesilmeli, o ihtiyaca göre hareket etmeli.


Yukarıda anlattıklarımı, neredeyse üç yıldır maske-mesafe-hijyen kurallarına uyuyorum, üç doz aşımı da oldum elimden geleni yaptım, daha napiim, diye düşünüp bir yandan da , sıra artık bana da geldi gibi görünüyor, peki ya covid olursam ne b.k yerim diye endişe ve merak içinde olanlara bir nebze de olsa faydalı olabilir düşüncesiyle paylaşmaya karar verdim. Fakat ulaşmak istediğim kişiler bizim apartmanda oturan ve oruç tuttuğu için hastalığın ona bişey yapmayacağını düşünen amca ve ispanyolca sınıfından tanıdığım kişi gibi Türk genine hastalığın işlemeyeceğini iddia eden kısmi zihinsel özürlüler değil, durumu fazlasıyla ciddiye alan ve anksiyeteye varacak ölçüde kaygı içerisinde olan, kendi yaşamlarıyla birlikte  etrafları ve tanımadıkları insanların yaşamları için de  sorumluluk hisseden güzel ve endişeli insanlar.


Bu yazının herhangi bir tıbbi iddiası yoktur ve sıradan bir vatandaşın gözünden yazılmıştır. Dünya Sağlık Örgütü ve TTB gibi saygın kurumların açıklamaları esas alınmalıdır.


Hoşça, sağlıkla ve mantıkla kalın,

DSG

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder