1 Ekim 2014 Çarşamba

'Bilmiyorum' Diyememek

Kuzenim Ym, 'Neden her gün yazmıyorsun?' diyor. Hakkaten haftada sadece üç gün yazınca konular birikiyor.
'Bilmiyorum'
Pazartesi sabahı, hatta şafağı, evden heyecanla çıktım. Yeni bir öğrenci adayı vardı ve bir deneme/demo ders yapacaktık. Midemde kelebekler!! Anadolu yakasında yaşıyorum ama Levent trafiğini tahmin edebiliyorum o yüzden metrobüs-metro kombini yapmaya karar verdim. Metro'da yanımda oturan kıza sordum 'Metrocity için Levent 1'de mi 4'te mi inmem lazım?' 


Kız mırın kırın edip doğru dürüst cevap veremeyince bu sefer sağımdaki adama sordum, 'Walla emin diyilim ama dort levantte galıba' dedi. O an tam bir film sahnesi gibi, yine genç bir kadın, ağır çekimde, geri döndü, o ana kadar kimsede görmediğim bir özgüvenle 'Dört leventte iniceksiniz!' dedi. Ben artık, bu robotlaşmış, çevresinde ne var ne yok habersiz tiplerin sonuncusundaki özgüvene güvenmek zorunda hissettim, dört levent durağında indim. Yukarı çıktım, yürü yürü, senin metrocity'in piyasada yok! Tekrar minibüse bindim, vs. Tam 15 dakika geciktim. Öğrenci adayı da Alman disiplininden gelen biri. Ne anlatabilirsiniz ki, ağır çekimde geri dönüp konuşan kadın şöyle demişti filan diyemezsiniz!
Ama bu toplumsal bir hastalık galiba. Yani bir şey sorulduğunda, saçma da olsa cevap vermek, bilmediğini kabul edememek, ya da yol tarifinde olduğu gibi, bilgi yerine fikir vermek: 'Şurda diye biliyorum'. Tahmin veya umut ifade etmek: 'Şurda olabilir' gibi. En efsane olanı da 'Şu ilerdeki bakkala sorun' :) O yer neresi bilmiyorum ama kimin bilebileceğine adım gibi eminim :)
Seçenekler arasında asla, 'Bilmiyorum' yoktur. Peki bunu demek neden bu kadar zor?
  1. İçindeki yardım etme isteği, yanlış yönlendirme gafletinden ağır basıyor
  2. O an, çalışmadığın yerden gelmiş bu kazık soru seni gafil avlıyor, utanç halini çaktırmamak için ağzında bişeyler geveliyorsun
  3. Karşıdakinin seni ne kadar ciddiye alacağının farkına varmadığın için aklına geleni konuşuyorsun
  4.  Zırvaladıkların, tahminlerin, umut, hatırladıkların ve varsa biraz bildiklerinle yönlendirdiğini sandığın insan yanından ayrıldığında,  işte o zaman ne halt ettiğinin bilincine varıyorsun!  
  5. Bir de tabi, konuşarak düşünüyorsun ve daha önemlisi düşünmeden konuşuyorsun.  
'Sun' derken 'ruz' yani, hepimiz. O yüzden bir süre, 'bilmiyorum' antrenmanı yapmaya karar verdim. Kimse, Alman disiplininden gelen öğrencisinin dersine geç kalmasın diye de bunu yazmaya!
İade edememek
Eğer dalgınlıkla bir beden büyük bulaşık eldiveni aldıysam ve elime biraz bol geliyorsa, ya da adana dürüm istedim de urfa geldiyse, asla değiştirmeye çalışmam. 'Olsun olsun. Bu daha iyi oldu' filan gibi mantık dışı açıklamalarla hem kendimi hem karşımdaki kişiyi teselli ederim.
Bunun mavisini almıştım
Geçen hafta epey zamandır görmeyip çok özlediğim Kr yengemi ziyaret ettim. Giderken de tavuk ya da meyve almak yerine, saç yağlanmasını önleyen şampuan götürmeye karar verdim (o dertten muzdarip kendisi). Watsons'a girdim, şampuanı, yanında da yukarıda fotoğrafı görünen jölenin mavisini aldım. Ertesi gün (ve daha ertesi günler) jöleyi kullandım. Bir kullanış, iki kullanış (var ya Aziz Nesin'in hikayesi, 'Du bakali ne olacak? :) dördüncüye kadar sabrettim ama hayatımda bu kadar berbat, işlevsiz hatta beklenen etkinin tersini gösteren bir ürün görmedim. Sinirlenişimin asıl sebebi de şu. Şimdi ben bunu atsam yazık, atmasam kullanılacak gibi değil, mecbur iade edecem. Bu mecbur kalış beni sinirlendiriyor. Velhasıl, gittim Bahariye Caddesi'ne, ne fiş var ne bişey, dedim 'alın bunu, bu ne!'
Ama üzerine düşündüm. Şu sonuçlara vardım:
  • Bir ürün beklediğim gibi çıkmadığında, aşırı bir üşenme hali geliyor. 'İşin yoksa, bakkala yürü' gibi.
  • Doğru seçimi yapamamış olmak, kendimi aptal gibi hissettiriyor ve 'iade ediş' bunun tescili oluyor sanki

İşte bu laneti de kırmanın ilk adımını attım. 
'seni yenicem istanbul' :)


Not: 1 Ekim'de bir karar açıklayacam demiştim. Deniz'den bireysel koçluk almaya karar verdim. Yarın başlıyoruz!

3 yorum:

  1. Bilmemek değil öğrenmemek ayıp sözünü herkesten duyup da kimsenin uygulamadığını görmek ve aynı anda uygulamamak gibi. herşeyi bilmek nasıl mümkün olabilir ki ? Düşündüm de ' şuraya gitmek için hangi durakta inmeliyim' sorusunun ardından alınan garip cevaplara ilaveten bir de ' emin misiniz ? ' i ilave etsek ? Zorlasak mı biraz şansımızı.. Ya da ' yaw he he ' deyip geçsek mi..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen ya. Atasözüne, deyime, akıl vermeye gelince herkes sıraya giriyor da uygulayan yok!

      Sil
    2. Çoğu zaman insanlar aldıkları cevabı takmadan apayrı bir istikamete ilerleyebiliyorlar. O kadar çok yanlış yönlendirilmişler ki artık aldıkları cevaptan yüzde yüz tatmin olmazlarsa uygulamıyorlar. Ben de dahil.

      Sil