8 Eylül 2014 Pazartesi

Zamanı Biriktirmeye Ne Dersiniz?

Zaman Kumbarası
Bugün, yeni kullanmaya başladığım ve beni çok heyecanlandıran bir web sitesinden bahsedecem. Ama önce neden bunu yazmaya karar verdim onu söyleyim. Şu ikide bir bahsettiğim atölye var ya (görmemişin atölyesi olmuş :) işte oraya katılmama neden olan site bu!

Hani bi film var Koş Lola Koş diye. Sevgilisi kıza telefon eder, acil şu saatte filanca yerde ol, diye. Kız firlayıp kapıdan çıkar, merdivenlerde komşusu ve huysuz köpeğiyle karşılaşır. Köpek buna havlar. Esas olaylar bundan sonra başlar. Kızın, kendisine havlayan/saldıran köpek karşısında gösterdiği üç farklı tepki, olayların akışının yani filmin kalanının üç alternatif senaryoya göre ilerlemesine neden olur  haliyle üç farklı finalle de bitmesine.. Buyrun bi göz atın:


İşte ben de uzun zaman önce (sanırım Radikal gazetesinde) bir haber okumuştum. Zumbara diye bir sistemden bahsediyordu. Zaman kumbarası bir nevi. Siz, yetenekleriniz veya bilginize göre bir "servis" oluşturuyorsunuz. Mesela ben yabancılara Türkçe öğretme, İngilizce pratik yapma ve fotoğrafçılık servisleri koydum. Her biri birer saat. İngilizce pratik yapma servisime deli gibi talep geldi. Şu ana kadar 3 kişi ile ders yaptım. Yani 3 saat kazandım. Aynı şekilde almak istediğim servislere de mesela bağlama dersi almak istiyorum yazdım. Halen o konuda bir gelişme olmadı gerçi. Eğer olursa bir saat ders alacam ve ödememi zaman olarak yapacam. Deli şeyler koymus insanlar kafayı yersiniz. 'Dert arkadaşliği vermek istiyorum', 'E-kitap arşivimi vermek istiyorum', 'Kullanılmış bisiklet almak istiyorum'... daha neler neler... Şiddetle tavsiye ederim. Şu linke mutlaka tıklayınız:


Bir tık da şuraya:

Bir gün zumbarada öyle gezinirken baktım bir servis: Bireysel koçluk (kariyer, iliski, expat) Ekleyen kişi de bizim o meşhur atölyenin liderlerinden Deniz! Hemen o janjanlı yeşil kutucuğa tıkladım 'AL!'
Derken siteden yazışma, skype adres değişimi, Deniz'in bana bu mesleği tanıtması, yakın zamandaki seminerlerden bahsetmesi, benim 6 Eylül atölyesine katılma kararım, orda kendime bir yol haritası çıkarmam ve ilk olarak da bu blogu açmam....
İşte hayatımda ilk kez Pazartesi sendromu (çalışsam da çalışmasam da) yaşamamama (ne zor bunu yazmak, okudukça yabancılaşma yaşıyor insan, yaşamamama) giden yolun taşları böyle döşendi.. Kelebek etkisi yani!

sendromsuz pazartesiler,
d

2 yorum:

  1. Hiç bir şey tesadüf değil Delal'cim. Hayallerine doğru ilerlemene bir katkım olduysa harika. Enerjin ilham verici. Işık saçıyorsun, ve saçmaya devam edeceğini biliyorum! Kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katkı ne demek! Fitili ateşleyen sen oldun. Çok öpüyorum. Herkese senin gibi bi bireysel koç nasip etsin :)
      d

      Sil